10 Mayıs 2014 Cumartesi

Rekorlarla Gelen Şampiyonluk!


Geçtiğimiz hafta şampiyonlağa ramak kaldı demiştik. 5 Mayıs akşamı Atalanta maçında şampiyonluk gelir diyorduk ama bir önceki gün Roma, Catania deplasmanından 4-1 gibi farklı bir yenilgiyle ayrılınca şampiyonluğumuzu ilan ettik. Atalanta maçı da bir anlamda tur maçımız oldu. 

Şampiyonlukların 3 yıl üst üste gelmiş olmasının güzelliğinin yanı sıra bu sezon Antonio Conte ve kulüp için de çok daha anlamlı oldu. Zira şampiyonluk, ardından rekorları da getirdi. Önce ezeli rakibi Torino'nun  1947 - 1948 sezonunda iç sahada ard arda 16 maç kazanma rekorunu egale etti. Serie A tarihinde daha önce Torino 1945-46 ve Inter de 2006-07 sezonunu toplam 30 galibiyet alarak kapamıştı. Juventus, bu rekoru da tek başına eline geçirdi. 

Juventus, kalan 2 maçtan 2 puan daha çıkarması halinde de, Inter'in 97 puanlı Serie A rekorunu kıracak. Daha iki maçı olmasına rağmen takımına 31 galibiyet aldırıp 96 puan toplatan teknik direktör Antonio Conte ise 2005 - 2006 sezonunda Fabio Capello'nun 91 puanlık rekorunu da ele geçirmişti. 

Rekorlarla gelen şampiyonluğun tadı çok başka oluyor.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Üst Üste 3. Şampiyonluğa Ramak Kala


Hakikatten kolay değil. Düşünebiliyor musunuz? Bunca kupa ve şampiyonluk kazanmış büyük bir kulüp, camia... 2006 yazında bu sitede daha önce defalarca kez dile getirdiğimiz o meşum olaydan sonra küme düşürülmüş. O dönemki birçok yıldız oyuncusu takımı terk-i diyar eylemiş. Taraftar mutsuz ve gelecekten korkulu...

Ancak 1 sezon sonra tekrar Serie A'ya yükseliş ve ardından adım adım sahneye konan mükemmel üstü bir geri dönüş. Hani futbol aleminde çok klasiktir, en meşhur geri dönüşler ya da hikayeleri. Aslında 90 dakikaya sığdırılamayacak nitelikteki bu kapsamlı olayın birebir şahidi ve sahibi olmuştur bu kulüp ve onun ünü, sayısı dünyaları aşmış taraftarları.

2 sezon üst üste kazanılan şampiyonluktan sonra muhteşem geçen bir sezon daha. Her ne kadar İtalya Kupası'ndan elenişimiz ve geçtiğimiz Perşembe akşamı da çok dramatik bir şekilde kendi evimizde final oynama biletini kaçırdığımız Benfica maçı canımızı sıksa da gerçekte 32., resmiyette 30. şampiyonluğumuza yalnızca bir maç kaldı. 

5 Mayıs Pazartesi akşamı kendi evimizde oynacağımız Atalanta maçı ile bu sevinci üst üste 3. kez yaşamak gerçekten mutluluk verici olacak...

22 Aralık 2013 Pazar

4 4'lük Gidiyoruz!


Takım son haftalarda formunun zirvesinde. Gerçi geçtiğimiz hafta İstanbul'da alınan 1-0 mağlubiyet sonrası ligde takımın nasıl ilerleyeceği merak konusu olmuştu. Bazı futbol otoriteleri, Galatasaray mağlubiyetinin Juventus'un ligdeki sihrini de bozabileceği görüşündeydi. 

Ancak beklenen olmadı. Önce Sassuolo'yu 4-0'la geçen Juve hafta içi İtalya Kupası'nda Serie B ekiplerinden Avellino'yu 3-0'la mağlup etti.

Bugün saat 16.30'da deplasmanda oynadığı maçta Atalanta'yı Tevez, Pogba, Llorente ve Vidal'in golleriyle 4-1'lik bir skor sonucu sürklâse eden Juve bu haftayı da boş geçmeden şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerliyor. 32. şampiyonluğa az mı kaldı ne :)

Oradaydım!


Bir insan; canı kadar çok sevdiğini, her adını duyduğunda içinde farklı iklimlerin kokusunu duyduğunu, sahip olduğu sevdasının her daim içinde kor olduğunu hayatında ilk kez görse ne hisseder dersiniz...

Açıkçası bu sorunun cevabı, içinde gizlidir çoğu zaman. İsmini her zikredişinde kelimelerin adeta gemici düğümü gibi boğumlandığı anlardır onu farklı kılan. Bakarsın ama yalnızca görmez o duyguyu hisseder, yaşarsın adeta... 

Şampiyonlar Ligi grup kuraları çekilirken içimden Galatasaray'ın Juventus'la eşleşeceğini söylüyordu bir ses. Belki de bunu çok istediğim için bana öyle geliyordu. Lakin grup eşleşmelerini canlı izleyemedim. Daha sonrasında eşleşmelere bakarken belki dedim kendime belki de... derken Juventus'un Galatasaray'la aynı grupta olduğunu görünce yaşadığım sevincin inanın bana tarifi yok. Elbette o anda kararımı vermiştim. Kısmet olursa çocuklum sevdamı, ilk kez canlı olarak izleyebilecektim.

Maç, sonucu itibariyle hem Galatasaray'ın hem de Juventus'un Şampiyonlar Ligi'nde yoluna devam edebilmesi açısından son derece hayati öneme haizdi. Biletler de beklediğim üzere hemen tükendi. Neyse ki işyerindeki bir arkadaştan kombinesini uygun bir fiyata kiralayarak maça gitme şansını yakaladım.

Maç günü stada nasıl gittiğimi anlatamam size. O sahada Juventus'un ısınması, Conte, Pirlo, Vidal, Pogba, Tevez, Buffon, Chiellini, Barzagli, Quagliarella, Bonucci, Asamoah, Lichstiener kısacası Juventus gözlerimin önündeydi. Ne kadar da beklemiştim bu anı hayatımda. Nasip o güneymiş işte.

Maç seramonisi ve ardından ilk santra. Herşey ne güzel giderken bir anda bastıran kar yağışı ve sahanın birkaç saniyede beyazlara bürünmesi. O esnada maçın iptal olacağını anlamak için kahin olmaya gerek yoktu. 


Ertesi gün maçın saat 15.00'te oynanacağını öğrenir öğrenmez saat 14.00'te stattaydım. Neyse ki bu kez maç oynandı ve sonuç da aslında beni o kadar üzmedi. Zira UEFA Avrupa Ligi finali bu sene Juventus Arena'da oynanacak. Kendi stadımızda çok uzun yıllar sonra bir Avrupa Kupası kaldırmak ne şahane olur. Lakin, Juventus'u hem de iki kere görmenin verdiği mutluluk hiçbir kupa ya da şampiyonlukla ölçülmez benim için.

1 Aralık 2013 Pazar

İlerliyoruz, Juventus 1-0 Udinese


Ligin 14. haftasındayız ve en yakın rakibimiz Roma, Atalanta deplasmanında 1-1 ile berabere kalınca Udinese maçında alınacak olan galibiyetin önemi daha da arttı hiç kuşkusuz. 

Maç öncesi yine renkli görüntüler vardı Juventus Arena'da. Açıldığı tarihten bu yana iki sezondur full kapasite tribünleri ve özellikle kale arkası tirbünlerinin başat olarak rol aldığı koreografi - tribün şovlarla kendisi eğlendiği kadar takımını da motive eden bir taraftar profili var karşımızda. Biz de burada defalarca bunu dile getirmiştik. Bize ait olmadığı her halinden belli, ruhsuz bir kimliği olan Torino Olimpiyat Stadı'ndan çıkacağımız ve kendi mabedimize kavuştuğumuz gün bu taraftar coşacak demiştik.



Maç da aynı tribünler gibi canlı başladı esasında. Tevez yine formunda bir görüntü çizerken takımı da ani ve kontra ataklar neticesinde bir gol atmaya zorlayan Marchisio ile Llorente de henüz maçın ilk dilimlerinde önemli atakların hazırlayıcısı oldular. 8. ve 19. dakikalarda bu oyuncuların paslarını alan Tevez'in şutları Udinese kalecisi Mrkic'in kontrolünde gol değeri kazanmıyordu.




İkinci yarıda Llorente Şov

İkinci yarıda bildiğimiz İtalyan futbol anlayışının son 10 - 15 dakikaya varan süreçte uykuya geçmesi hastalığı bu maçta da gösterdi kendisini. İnanın bu dakikalarda esnemekten uykusu geliyor izleyenin. Gerçi Tevez ile Pogba'nın gol arama çabaları vardı ama yine de sonuç değişmiyordu.



Maçın sonlarına doğru artık beraberlik geldi derken Llorente çıktı sahneye. 90+1. dakikada Udinese savunmasının bir türlü uzaklaştıramadığı topu Lichsteiner ortaladı ve Llorente de altın kafa vuruşunu yaparak Roma'nın puan kaybettiği hafta da Juventus'a altın değerinde bir 3 puanı hediye etti.




Bu sonuçla birlikte Juventus puanını 37'ye çıkararak Roma ile arasındaki farkı da 3 puana getirdi. Şimdilik herşey güzel gidiyor. Bakalım Şampiyonlar Ligi'nde hem de ülkemiz Türkiye'de hayati Galatasaray deplasmanı öncesi moralli bir hüviyette takım. Umarım sezon sonuna kadar herşey aynı güzellikte devam eder.

24 Kasım 2013 Pazar

Yarım Kalan Hikaye...


Umarsızca sürüp giden bir hikayedir aslında hayat. Yaşamaktır, gönderildiğin dünya üzerinde tamamlamakla mükellef olduğun en mühim görev. Nefes aldığın sürece mücadele ve azimdir seni ayakta tutan, tutması gereken en değerli ödev.

İnsan salt nefes alıp vermez elbet hayatının olağan akışında. Sever, sevilir, üzer, üzülür, aşık olur, kahrolur ama en önemlisi var olur bu duygu seli içinde bir parça da olsa. 

İşte futbol da aslında hayatın en samimi içtenliğinin bir yansımasıdır yaşamda. Bir kulübe, renklere sevdalanmak, onunla sevinip onunla üzülmek. Başarıda da zorda da yanında olmaktır bu sevginin en derin anlamı.

Ama hayat dedik ya, insana her istediğini her zaman ve her koşulda sunmaz eşit olanaklarda. Başka öncelikler ve meşguliyetler alır en ön sıraları. Yaşamak için okumak, çalışmak, çabalamak... İnsanı en sevdiği zevklerinden bile mahrum edebilir ve eder de sormazcasına.

Biliyorum bu köşeden neredeyse 1,5 yıldır uzaktayım. Uzakta kaldım aslında hep en yakınında. Futbola olan ilgim, Juventus'a olan karşılıksız sevdam da engel olamadı buna. Çalışmak, hayat gailesi içinde ifa etmekle tekeffül olduğum sorumluluklarım daha ağır bastı bu terazinin kefesinde. 

Biliyorum sözü yine fazla uzattım. Diyebilirsiniz ki bana, ya arkadaş bu kaçıncı daha önce de devam ediyoruz, buradayız minvalinde söylevlerde bulunmadın mı sen? Doğru bulundum ve bunu inkar etme noktasında da değilim. Lakin şunu belirtmek isterim ki manzara-i umumiye her ne olursa olsun benim bu safhadaki amacım yarım kalan bu hikayeyi devam ettirmek.

Evet arkadaşlar, artık şundan çok net ve kesin emin olabilirsiniz ki yarım kalan bu hikayeye tekrar hem de çok daha güçlü ve diri bir biçimde devam ediyoruz, edeceğiz. Juventusumuzla ilgili herşey eskisi gibi yine burada sizlerle buluşacak. Bunca uzun bir aradan sonra tekrar hepinize en içten duygularımla MERHABA :)



13 Mayıs 2012 Pazar

Namağlup Şampiyonu Alkışlasın Herkes!!! Şampiyon Juventus!!!


Dile kolay, 2006'daki malum olaydan sonra Serie B'ye düşürülen ve ardından tekrar Serie A'ya çıkıp yeni bir toparlanma sürecine giren bir kulüp. Bu süreçte hak ederek kazandığı 2 şampiyonluğunun yanı sıra birçok yıldızını da kaybeden bir kulüp.

Son iki sezonunu hayal kırıklığıyla 7. olarak bitiren bir takım. Bütün bunların ardından yeni bir hocayla, kendi içerisinden yetiştirdiği Antonio Conte ile çıkılan yeni bir yol.

Conte'nin kendi gibi genç ve dinamik bir ekiple işe koyulması. Sezon boyu sergilenen kimi zaman süper kimi zaman durağan ama asla yılmayan bir hırs ve azim. Yaşayan efsanemiz Del Piero'nun sezon sonuna doğru adeta depara kalkışı ve Buffonuyla, Chiellinisiyle, Vidaliyle, Quagliarellasıyla, Giaccherinisiyle, Bonuccisiyle, Boriellosuyla, Pirlosuyla, Matrisiyle, Lichtstieneriyle ve adını sayamadığım bütün yıldızlarımızla ayrıca yeni yapılan mabedimiz ve de en önemlisi takımını asla yalnız bırakmayan muhteşem taraftarımızla sonuna kadar hak ettiğimiz bir şampiyonluğu kucakladık hepbirlikte.

Cagliari deplasmanındaki o muheteşem anlarla başlayalım dilerseniz,






MUHTEŞEM TARAFTARIMIZ

Kazanılan şampiyonluğu sonuna kadar hak edenler,






 VE NAMAĞLUP ŞAMPİYONLUK

Geçen hafta şampiyonluğu kazandık kazanmasına ama en önemli hedeflerden birisi de ligi namağlup şampiyon bitirmekti. Çok şükür bugün ligin kapanışını Atalanta önünde Marrone, Del Piero ve Barzagli'nin golleriyle 3-1 kazanarak yaptık ve o muhteşem şampiyonluk coşkusunu mabedimizde bütün taraftarlarımızla doyasıya yaşadık.





Belki de bütün bir sezonun özetiydi bu resimler. Ama birisi vardı ki işte o birisi bütün Juventus taraftarlarının bilhassa da benim gibi 90lar ve 2000ler kuşağının en büyük kahramanı olan büyük kaptan. O kupa en güzel onun ellerine yakıştı.



Şimdi bir kupa daha kaldı alınacak. Haftaya bugün yani 20 Mayıs Pazar günü Napoli karşısında İtalya Kupası için mücadele edeceğiz. Hadi Juventus, bu muhteşem sezonu Coppa Italia ile taçlandıralım. 


Son olarak yine yeni yeniden ve daima,


FORZA JUVE!!!